Çiftlikköy Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Çiftlikköy Mutlu Sonlu Masöz

Scarlet sinirle burnunu çekti. Üstündeki ranzanın kenarına tutundu, oturacak şekilde doğruldu. Başı susuzluktan dolayı şimdiden dönüyordu fakat  kapıya doğru sendelemeyi başardı. Kapıyı açtığı anda, mutfaktan bir çarpma Çiftlikköy Mutlu Sonlu Masöz sesinin terfi ettiğini işitti. Koridordan mutfağa doğru baktığında, Wolf’u elinde bir teneke kutuyla, bir tezgâhın önünde dururken gördü. Mutfağa giren Scarlet, Wolf’un elindeki tenekenin üstünde, kırmızı domates resimli bir etiketin bulunmuş olduğunu fark etti. Tenekenin yanındaki kocaman göçüklere bakılırsa, Wolf onu bir et döveceği ile falan açmaya çalışmış olmalıydı.

Wolf kıza baktı ve Scarlet yüzü kıpkırmızı tek bireyin kendisi olmadığına memnun oldu. “Açılması bu kadar zorsa, bunun içine kim niçin yiyecek koyar ki?” Scarlet içinden yükselen ve acıma duygusundan mı yoksa eğlenmesinden kaynaklandığından kesin olamadığı gülümseme isteğine karşı dudağını ısırdı. “Konserve açacağını denedin mi?” Wolf’un yüzündeki ifadeyi görünce, Scarlet masanın  etrafından dolaştı ve çekmecelerden birini karıştırdı. “bizler Dünyalılar, bu tür durumlar için bir çok alete sahibiz,” dedi, bir konserve açacağı çıkararak. Açacağı, tenekenin üst kapağına soktu ve yavaşça çevirerek açtı.

Çiftlikköy Mutlu Sonlu Masöz

Kapağı geriye doğru kıvırıp çatık kaşlarla parlak kırmızı maddeye bakarken, Wolf’un kulakları pembeleşti. “Beklediğim bu değildi.” “Senin yakın zamanda alışmış olduğun türden çiftlik tazeliğinde değiller fakat  gene de yönetmek zorundayız.” Dolabı karıştıran Scarlet, bir teneke zeytin ve bir kavanoz marine edilmiş enginar çıkardı. “İşte, böylece bir ordörv yapabiliriz.” Scarlet saçlarında hafif bir dokunuş hissetti ve hızla başını eğdi. Wolf’un eli yanına düştü, tezgâhın kenarını kavradı. “Özür dilerim. Saçında… Saçların…” Kavanozları tezgâha koyan Scarlet elini saçlarında gezdirdi. Ve saçlarının, bir saman balyası şeklinde karışmış ve düğümlerle dolu bulunduğunu fark etti. Zeytinleri Wolf’a uzattı. “Şu açacağı bir dene bakalım.”

Scarlet bir de çatal buldu ve masaya oturarak, saçındaki düğümleri dalgınca açmaya başladı. Masanın üstüne seneler süresince, bir çok ordu personeli isimlerinin baş harflerini kazımıştı. Ve masa, bu hâliyle Scarlet’a opera binasındaki hücresini hatırlattı. Gemide olmak bir bodrum katında hapsedilmekten çok daha iyi olmasına rağmen, gene de alanın kısıtlı olması, kendini boğuluyor benzer biçimde hissetmesine sebep oluyordu. Scarlet babaannesinin de görev senelerı boyunca, buna benzer bir gemide, dünyanın yörüngesinde oldukça çok zaman geçirdiğini tahmin etti. Babaannesinin emekli olarak, bir insanın arzulayabileceği en güzel ufka ve masmavi bir semane sahip bir çiftliğe çekilmesi hiç de şaşırtıcı değildi.